Ağlama duvarı

Kerem Eymür, GundemBesiktas.com okurları için yazdı.

Ağlama duvarı
A+
A-
13 Kasım 2020 21:50

Kudüs’te bulunan ağlama duvarını bilmeyenimiz yoktur. Yahudiler Kudüs’ün ve Süleyman Mabedi’nin yıkılışını, Romalılar tarafından sürgünlerini hatırlayıp, kinlerini unutmamak için ağlama duvarının önünde yüzyıllardır ağlıyorlar.

Bu ağlama farklı şekillerde Ortadoğu ve bizim kültürümüze işlemiş bir olgu. Parası olan ağlar deriz örneğin. Ancak ülkemizde parası olan da, olmayan da hep ağlar. Bu yüzden de hep yaşadığımız anları ve günü kaçırırız. Bilinçsizce işler yapar, sonra da ağlarız. Ağlamak, aynı zamanda karşısındakine duygu sömürüsü yapmaktır. Başından yapılan yanlışların bir nevi çıkış yoludur.

Beşiktaş Başkanı Sn.Ahmet Nur Çebi ve yönetiminin, paramız yok diye ağlamalarına fazlasıyla alıştık. Bunu neden göstermek suretiyle, maliyetleri çok olan oyuncuları gönderip, yerlerine aynı kalitede oyuncu alamadıklarına ve bu nedenle muhtemel Şampiyonlar Ligine kalma şansımızı ellerinin tersiyle geri çevirdiklerine şahit olduk. Aldıkları oyuncuların bırakın Avrupa Kupalarını, Türkiye ligi için bile son derece vasat oyuncular olduğunu gördük.
Son zamanlarda bu ağlama ritüellerine Teknik sorumlumuz Sergen Yalçın’da katıldı. Kendisine dayatılan oyuncular konusunda, sezon başında ağzını bıçak açmayan Sergen, yönetimin, “Tüm oyuncular hocamızın isteği ile alındı” şeklinde ki demecinden sonra tüm başarısızlık ihalesinin kendisine bırakılacağını geçte olsa anlayarak, deyim yerindeyse çark etti. Yönetim ile Sergen arasında soğuk savaş olduğu, Sergen’in kaybedilen G.Antep maçı sonrası açıklamalarından net olarak anlaşılıyor.

Sergen, bireysel hatalara bir şey yapamayız diyerek, aslında bir anlamda bu oyuncuların çoğunun kendi bilgisi dışında alınan, yeteneksiz oyuncular olduğunu anlatmaya çalıştı. Zannedersem Welligton’u istemiş olduğundan, onu övdü. Bakın Wellington çıktığında neler olduğunu gördük, çok bilen arkadaşlara duyurulur diyerek yorumcuları eleştirirken, yerine giren genç Montero’yu taraftarın önüne attı. Daha geçenlerde kaleciye ihtiyacım yok derken, Ersin’in hatalı çıkışlarından yakındı.

Beşiktaş takımını bırakın, dünyada ki herhangi bir teknik direktör, Sergen Yalçın’ın G.Antep maçından sonra yaptığı konuşmayı yapmaz, yapamaz. Bu olsa olsa, futbolcuları tarafından gönderilmeye mahkum bırakılan bir teknik adamın istifa konuşması olur. Zira bu şekilde hedef gösterdiği oyunculardan ve takımdan bir verim alamayacağı gibi, bu kadar yeteneksiz oyuncuyu kendi bilgisi dışında alan yönetimi de karşısına alır. Böyle bir kulüpte ya da takımdan ne kısa, ne uzun vade de hiçbir şey olmaz.

Bu oyuncular Sergen Yalçın’ın kendi isteği dışında alınmış oyuncularsa, bu oyuncular alındığında, Sergen basının karşısına çıkıp, ben bu oyuncuları istemedim, bu oyuncular çok yeteneksiz diyerek niye istifa etmedi? Bu şekilde el altından yönetimi eleştirip, “Bireysel hatalara hiçbir şey yapamayız” diyerek, oyuncularını basının önünde yeteneksiz gösteren bir teknik direktörün görevine dünyanın her yerinde o gece son verilir. Bunu yapamayan yönetim de, aldıkları ve Beşiktaş’a dayattıkları bu kadar yetenek mağduru oyuncuyu kabul etmiş olur.
Sn.Başkan’da bu konuşmadan rahatsız oldu ki, Sergen Yalçın’ın arkasında olduklarını bir kez daha ifade etme gereğini duydu. Bunu bir kez daha deklare etmesi hiç hayra alamet değil. Zira Türkiye’de Başkanlar ne zaman bir teknik direktörün arkasındayız şeklinde bir açıklama yaparsa, o teknik direktörün vaktinin az olduğunu çok iyi biliriz. Zannedersem Başkan ve yönetim, önümüzdeki haftalarda oynayacağımız Başakşehir ve F.Bahçe maçlarının sonucuna göre aksiyon alacak. Bu net olarak gözüküyor.

Halbuki bir diğer meslektaşı olan Bülent Korkmaz, istediği bir santrafor alınmadı diye Konyaspor’dan istifa etti. Doğru ya da yanlış, seversiniz ya da sevmezsiniz ancak bu tutumu onun ne kadar dirayetli bir teknik adam olduğunu bizlere gösterdi.

Bir tarafta da aynı dirayeti kendi efsane olduğu takımında gösteremeyen, kendi bilgisi dışında alınan oyuncuları yeteneksizlikle suçlayan, bu konuda bir şey yapamam diyen bir Sergen Yalçın var.
Bir ilginç konuşma da Larin’den geldi. Bence en dikkat edilmesi gereken ve Beşiktaş takımının içinde bulunduğu durumu çok net özetleyen bir açıklamaydı. Larin, kendisi dahil hiçbir futbolcunun kendi performanslarının %100 ü ile oynamadığını söyledi. Bir oyuncu gurubu neden sahada %100 ünü vermez? Hadi birkaç oyuncuyu anlarım, ancak takımın tamamı böyle ise o takımda çok ciddi problemler vardır.

Bu problemler ne olabilir?
1- Oyuncuların paralarını zamanında alamamaları,
2- Yerlerinde, yani gerçek performanslarını gösterebilecekleri pozisyonlarda oynayamamaları,
3- Takım içerisinde ciddi bir gruplaşma olması,
4- Hocaya güvenip, inanmamaları, bir başka deyişle teknik ekibi sevmemeleri,

Gibi nedenler oyuncunun performanslarını ciddi şekilde etkiler. Sizi bilmem ama, ben Beşiktaş takımının oyuncularının bu kadar bireysel hata yapmalarının sebebini, oyuna konsantre olamamak, her fırsatta oyuncularını eleştiren Sergen Yalçın’ı sevmemek olarak değerlendiriyorum.

Beşiktaş takımının oyuncularının çoğunun Beşiktaş seviyesinde olmadıklarını, sırf transfer yapmak için alındıklarını zaten biliyoruz. Bu takımla şampiyonluğun hayal olduğunu, hatta herhangi bir Avrupa Ligine katılma şansımızın çok düşük olduğunu anlamak için futbol dehası olmaya gerek de yok. Ancak ne olursa olsun, bu oyuncuların bu kadar vurdumduymazlığı ve konsantrasyon eksikliğinin faturası bu saatten sonra Sergen Yalçın ve ekibine yazar.

Aylardır herkes ile kötü olma adına buralardan yazarak, Beşiktaş taraftarını ve camiayı uyardık. Tüm sosyal medyadaki merciler ve güya Beşiktaş’ta muhalefet yapanlar, kimse ile kötü olmama, suya sabuna bulaşmama adına sessiz kalırken, biz her şeyi dile getirdiğimizden, kötü çocuk olduk. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar misali, yalnız bırakıldık. Çünkü uyarılar dikkate alınmaz, baştan neşter vurulmazsa, böyle taraftarın karşısına geçip, ağlamaktan başka bir şey yapılamayacağını başından beri biliyorduk.

Sevgili Beşiktaşlılar, Beşiktaş’ı yönetenler, Fanatik Yahudiler gibi, Kudüs’te ki Hz.Süleyman mabedinin duvarına ağlamıyorlar. Başka bir Süleyman’ın, Rahmetli Süleyman Seba’nın büyüttüğü ve yıllardır yapılan yanlış işlerle küçültülmeye mahkum bırakılan Süleyman Seba’nın mabedinin duvarına ağlıyorlar.

Sn.Başkan Ahmet Nur Çebi, “ Beni ağlamakla eleştiriyorlar. Bu durum karşısında güleyim mi?” diyerek, sanki Beşiktaş’ın içinde bulunduğu borç batağının farkında değilmiş de, bu durum kendisine sürpriz olmuş gibi bir hava yaratıyor. Sn.Başkan ve yönetim kurulu, geldikleri günden beri yaptıkları yanlışların, soramadıkları hesapların neticesinde düştükleri bu durum karşısında ağlıyorlar. Kime ağlıyorlar? Süleyman Seba mabedini saran ve koruyan o büyük duvara, büyük Beşiktaş taraftarına.

Bu işte bir terslik olduğu daha başından beri kendini belli ediyor. Zannedersem, ya Süleyman’lar karışıyor, ya da duvarlar. Ancak Beşiktaş taraftarı Ağlama Duvarı değildir. Zira o duvarda gerginlik ve sıkıntıdan artık çatlamaya başladı. Kısacası önünde ağladığınız duvar, maalesef kan ağlıyor.

Sn.Başkan’dan kimse gülmesini beklemiyor. İçinde bulunduğumuz durumun herkes zaten farkında. Camia, Sn.Başkan’ı ağlaması için değil, icraat yaparak, Beşiktaş’ı düzlüğe çıkarması için Başkan yaptı. Ancak Sn.Başkan ve yönetim kurulu yaptıkları ve yapamadıkları ile Beşiktaş’ı içinden çıkılamayacak kadar zor bir duruma sürüklediler. Beşiktaş’ı küçülterek, bu borçları temizlemeye çalıştılar. Futbolda para kazanmanın yolunun maç kazanmaktan ve Şampiyonlar Liginde oynamaktan geçtiğini defalarca yazdım. Gerekirse kişisel teminatlar gösterip, bu takıma doğru yatırımlar yapabilselerdi, Paok ve Krosnodar gibi 3.sınıf takımları eleyerek, Şampiyonlar Ligine kalabilirdik. Böylece milyonlarca Euro ayak bastı parası kasaya girecekti. Bugün 8 milyon Euro tasarruf yaptım yerine milyonlarca Euro kasaya soktum diye haklı bir şekilde övünen bir Başkanımız olacaktı. İyi bir Beşiktaş takımı olması da cabasıydı.
Ancak zararın neresinden dönülürse kardır. Artık radikal kararlar verilip, doğru icraatlar yapılması gereklidir. Sn.Başkan’ın bu saatten sonra tüm riskleri alması, Ocak transfer dönemi için şimdiden tüm imkanların zorlanıp, ciddi bir şekilde plan ve program yapılması şarttır. Ancak bu şekilde içi kan ağlayan Beşiktaş taraftarı, en azından sezonun ikinci yarısında sevinir. Ayrıca Beşiktaş için yapılan eleştirilerin ve çözüm önerilerinin kişisel algılamayarak, dikkate alınmasında da büyük fayda vardır.

Çünkü Süleyman’ın, Süleyman Seba’nın mabedi hepimizin mabedidir.

Kerem EYMÜR

ETİKETLER:
YORUMLAR

  1. Anonim dedi ki:

    Tahammülümüz kalmadı, çünkü artık bindiğimiz dalı değil, kanatlarımızı kesiyorsunuz

  2. Anonim dedi ki:

    Yönetim aklını başına devşirsin artık, bu gidiş gidiş değil

  3. Anonim dedi ki:

    Yatın kalkın maçların seyircisiz oynandığına dua edin

  4. Anonim dedi ki:

    Kerem cim 100%100 katılıyorum, lakin hibeler falan bunlarla olmaz bak ali koç,a kapat kulağını zaten batmışın kardeşim yaptrasferi bak keyfine gelsin başarı