Beşiktaş’tan Şenol Güneş geçti

Çocukluğumun efsane kalecisiydi Şenol Güneş. Sabri Dino, Yasin Özdenak, Yavuz Şimşek gibi dev kalecilerin oynadığı Ligde, Tranzonspor’la birlikte o da yıldız gibi parlamaya başlamıştı. Mahalle maçlarında kaleye geçtiğimde Şenol oluyordum.

Milli takımımızın kalesini de koruyordu. 15 Yıllık Trabzonspor kariyerinde 6 Türkiye Süper Lig şampiyonluğu, 3 Türkiye Kupası, 5 Cumhurbaşkanlığı Kupası ve 3 Başbakanlık Kupası kaldırdı. 1112 dakika gol yemedi, bu rekor bir daha kırılamadı. Bir sezon sadece 6 gol yedi. 31 kez Milli Takımımızın kalesini korudu. Futbolcu olarak başarılarının yanısıra Milli Takımızı Teknik Direktör olarak Dünya 3. sü yaptı. UEFA tarafından yılın Teknik Direktörü seçildi.
Türkiye Liglerinde ve yurtdışında çalıştığı takımlarda aynı başarıyı yakalayamadı, Şampiyonluğa açtı Şenol Güneş.

Beşiktaş en son 2008-2009 sezonunda şampiyon olmuştu. 6 sezon boşa geçmiş, bu dönemde Bernd Schuster, Tayfur Havutçu, Carlos Carvalhal, Samet Aybaba ve Slaven Biliç takımımızı çalıştırmıştı. Her biri mutlaka bir şeyler koymuş, katkıları olmuş ama beklenen şampiyonluk bir türlü gelmemişti. Sadece Slaven Biliç büyük taraftarımızın kafaca uyuştuğu bir hocaydı ama o dönemin koşulları içinde Biliç’de hedefi yakalayamadı.

2015-2016 sezonuna girerken, yönetim Şenol Güneş’i Teknik Direktörlüğe getirdi. Öylesine alçak gönüllü, mütevazı bir insandı ki, ilk demeçleri ile taraftarın gönlünü fethetti, hepimiz ona çok inandık. Öğretmenliğinin verdiği edep ve tevazu ile derin futbol bilgisi birleştiğinde ortaya futbolun felsefesini öğreten bilge bir Hoca modeli çıkıyordu. Popüler kültürden çok uzak, şov yapmaktan nefret eden bu asil hocanın tüm mesaisi Şampiyonluk kurgusu üzerineydi. ‘’ Yapraklar eksilince ağaçlar ölmez’’ dedi, ‘’ Karanlık aydınlıktan kaçar, yalan doğrudan kaçar, güneş yalnız da olsa etrafına ışık saçar, üzülme doğruların kaderidir yalnızlık, kargalar sürüyle kartallar yalnız uçar’’ dedi, ‘’ nereden geldiğini bilmezsen bulunduğun yerden hep şikayetçi olursun’’ dedi, ‘’ Mustafa Kemal’in çocuklarıyız, sözümüzü esirgemek gibi bir durumumuz yok’’ dedi. Her söylemi ile taraftarın gönlünde taht kuruyordu.

Göreve başladığında yaptığı ilk açıklama çok derindi. ‘’ Samet Aybaba ve Slaven Biliç’in katkıları üzerine biz de katkımızı koymaya geldik’’. 2015-16 sezonunda Olimpiyat Stadında başladığı serüveni Vodafon Arena’da şampiyonlukla bitirdi. Quaresma gibi zor bir karakteri burnunu sürte sürte takım oyuncusu yaptı ve ondan çok yararlandı, Cenk Tosun’u yıldız yaptı. Ertesi sezon Mario Gomez ve Jose Sosa gibi çok önemli iki oyuncu gitti, Anderson Talisca ve Ryan Babel geldi. Oyuncu değişikliği Şenol Güneş’i fazla etkilemiyordu, kurduğu sistem içerisine giren her futbolcu muntazam bir çarkın dişlileri gibi çalışıyorlardı. 2. Sezonunda da Şampiyonluk geldi. 2017-18 sezonunda çark geri dönmeye başladı, Yönetimde yaşanmaya başlayan kopuşlar, maddi olanaksızlıklar nedeniyle bazı oyuncular satılmak zorunda kalındı. Şenol Hoca kim takımda kalsın diyorsa o futbolcu gönderiliyordu. Bu güçlüklere rağmen Avrupa’da rekor kırarak gruptan namağlup lider çıkılması gibi büyük bir başarı yakalandı. Fenerbahçe ile oynanan kupa maçında yaşanan olaylar adeta sonun başlangıcı idi. Ve sanki Şenol Hoca’yı takımdan koparmaya çalışan bir gizli güç vardı. Yardımcı Hoca istememesine rağmen Yönetim Guti ve İlhan Mansız’ı birlikte getirdi, kanaatimce çok yanlış bir hamleydi.

Gelişmeler gösterdi ki, artık Şenol Hoca’nın takımın başında kalması imkansız hale gelmişti. Bunu kendisi de biliyor ama son dakikaya kadar takımın başarısı için uğraşıyordu. 2018-19 sezonunun son maçı geldiğinde kaçınılmaz son da gelmişti. Şenol Hoca artık Beşiktaş’ta değildi.

Bizler Beşiktaşlı tribün emekçileri olarak onu çok sevdik, duruşunu, adamlığını, sportif başarılarını, taraftara ve futbolcuya yaklaşımlarını, felsefesini..Herşeyini sevdik. Şimdi bize düşen aynı başarıyı Milli Takım’da yaşaması için gereken desteği vermektir.

Yolun açık olsun Şenol Hoca, her daim başarılı ol.

Ahmet ÖZDEMİROĞLU / GundemBesiktas.com