Penaltılardan geçtik Beşiktaş’tan vazgeçmedik

Akşam yazarlarından Alen Markaryan’ın maç yazısı.

Penaltılardan geçtik Beşiktaş’tan vazgeçmedik
A+
A-
6 Ocak 2022 14:34

Geçen sezona ait kupa maçını bu sezonun devre arası, üstelik “tatili yapılmamış devre arası”nda oynuyoruz. Hem de Doha’da.

Bu iki takım da 3 gün sonra lig maçına çıkacaklar ha! “Niye ben Allah’ım?” diye isyan edesim var vallahi.

Federasyona, “Ne yapmaya çalışıyorsunuz?” diye sormuşlar mıdır bizimkiler acaba diye de iç geçirmekteyim.

Neyse, çok eksik olmasına rağmen kadro ana iskeletini koruyor gibi duruyor. Ya da ben öyle hissediyorum!

Ortada Josef ve Atiba varsa tamamdır diyorduk ya, oradan yola çıkıyorum.

Maç, Antalyalı oyuncuların top yerine Beşiktaşlı futbolcuların ayaklarını tekmelemeleriyle başladı.

3 dakikada 5 faul attık iyi mi! Nuri Şahin bile sahanın içine giriyordu neredeyse!

Top, Beşiktaş’ta iken topun kaleye akışını hızlandıran adamların hepsi geriye dönerek oynamayı seçiyordu.

Ya da geriden uzun toplarla Larin ve Batshuayi’yi arıyorlardı.

İstekli oyun artısıydı Beşiktaş’ın. Seri ve hızlı bir top organizasyonunda Larin, ilk 20 dakika içinde ismini ilk kez duyduğum Kenan Karaman’a, “Al da at” diye bir top bıraktı.

Hâlâ orada duruyor top! Kaçan o pozisyon diğer atakların habercisiymiş meğer.

Art arda atak tazeledi Beşiktaş.

Yerden sert ortalar modaydı anlaşılan ve onlardan bir tanesi Atiba’nın dokunuşuyla gol olmuştu.

Yaşlı kurt Atiba. Hâlâ çalışıyor vallahi, bravo. ikinci yarının başında anlamsız bir geri çekilme sendromu yaşıyorduk.

Allah’tan Antalyalı futbolcular, boş yan pas yapmayı, top çevirme olarak algılıyorlardı da sendromdan çıkıverdik.

Hatta Larin, kale çizgisinin üstünden topu taca bile attı!

Bir de “Şortumu çektiler, bak yırtıldı” diye hakem Halil Umut Bey’e görüntü yapmaz mı!

“Ulem”, oradan mancınıkla taş gelse kafana gol olur be. Şortu çekilmişmiş!

Geride durup kontra futboluyla öne çıkmak gibi bir hava oluşmuştu Beşiktaş’ta.

Bu minvalde 4-5 pozisyon yakaladık. Pozisyonları yakalıyorduk da golleri kaçırıyorduk!

Yalnız ben bu geri çekilmeleri, kapanmaları sevmiyorum. Büyük takımmış gibi durmuyor gözümde.

Her serseri top, her karambol, her konsantre kaybı, kaleni tehlikeye sokar. Ve bu tecrübeyle sabittir de!

Nitekim ceza sahası dışından sert bir şut, Atiba’yı ters ayakta yakaladı. Onun dengesiz ayak savuruşu da kendi kalemize gol olarak yazıldı: 1-1.

Ve yine klasik “1”, “1-1” biten, “1” kupa finali daha yaşıyorduk.

Olsun. Biz bitmez sevdalardaydık ya!

Ve uzatmalardaydık ve ayakta kalan kazanırdı, ya da yerde çok yatan! Ya da iyi penaltı atan!

Niye iyi top çeviren ya da kondisyonu iyi olan değil? Ve niye bu bölümde herkes penaltılara oynar?

Cevabını hiç bulamamışımdır.

Sonra penaltılara geçtik. Penaltılardan geçtik. Beşiktaş’tan vazgeçmedik.

İnandık, 3 kupayla tarihe geçtik.

Alen MARKARYAN / Akşam

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.